RESMİ VE TARİHİ VESİKALARLA M. KEMAL`İN ÖLÜMÜ

01-10-2017

RESMİ VE TARİHİ VESİKALARLA M. KEMAL'İN ÖLÜMÜ

 

T.C. Cumhurbaşkanlığı resmî arşivinden alınan resmî zabıtlara (tutanaklara) göre, M. Kemal’in son sekiz yılının 10 Kasımı şu şekilde geçmiştir:

„10 Kasım 1931 - M. Kemal Çankaya köşkünde saat 16.30’da uyanmış, Marmara köşküne gitmiş ve geceyi orada geçirmiştir.

10 Kasım 1932 - M. Kemal 14.30’da uyandı. Mutad ziyaretleri kabul etti.

10 Kasım 1933 - Gazi, Çankaya köşkünde 11.30’da uyandı, gününü istirahatle geçirdi. Mutad zevat dışında Fuat Bey’i kabul etti.

10 Kasım 1934 - Gazi çankaya köşkünde 15.00’de uyandı, günü istirahatle geçirdi. Mutad zevat dışında Cevat Paşa’yı kabul etti.

10 Kasım 1935 - Gazi, Çankaya köşkünde 16.30’da uyandı, 17.30’da otomobille çiftliğe gitti.

10 Kasım 1936 - M. Kemal Çankaya köşkünde saat 17.00’de uyandı. Bir yere çıkmadı. Mutad zevatı kabul etti ve saat 20.00’de yattı.

10 Kasım 1937 - Gazi, Çankaya köşkünde saat 17.00’de uyandı, bürolarında çalıştı.

10 Kasım 1938 - ... Nöbetçi yaveri Celal Tolga, o gün yalnızca „Atatürk demiş daha sonra noktalar koymuş. Ve acı haber yüreğini o kadar dağlamış olmalı ki, dili tutulmuş ve kalemi taşlaşmış!“

 

Yukarıdaki bilgiler T.C Cumhurbaşkanlığı „Atatürk’ün Nöbet Defterinden“ isimli zabıtlardan aynen alınmıştır. Şu son sekiz seneyi bir daha okuyun. Ayyaş Kemal’in gece ne zaman yattığı resmen yazılmamış veya sebebine binaen çekinilmiştir. Bir adam öğle sonrası saat 5’de uyanıyorsa bu neye alâmettir? M. Kemal’in izinde olduğunu söyleyen kemalistler, bu resmî bilgiye nasıl bakmaktadır? Çankaya’da milletin parasını harcayarak hazırladığı içki ve fuhuş âlemleriyle devleti nasıl idare etmişler bir görün! Osmanlı sultanlarını zevk-ü sefaya düşmekle itham eden pis kemalistler, yukarıdaki utanç tablosuna nasıl cevap vereceklerdir? Geceyi içki masalarında, gündüzü de uyku yataklarında geçiren bir devlet reisinin neresi örnek alınır ki?!.

Her neyse, biz yine 10 Kasım 1938’e dönelim. Firavun, Kızıl Deniz’de azgın dalgalar arasında feci şekilde can verdi. Son andaki iman etme teşebbüsü de pek işe yaramadı. Ebediyyen cehennemlik oldu. Bunca melanet ve fesadı işleyen M. Kemal’in ölüm günleri ve ölüm anı ibret vericidir. Ilahî azab onu öyle kıskıvrak yakaladı ki, onun yanında hazır bulunan doktor ve yaverler dahi korku ve dehşete kapıldılar. Vücudunun etleri, kafasının saçları tek tek dökülürken, Azrail (a.s.) ona cehennem çukurlarını göstermeye başlamıştı. Gideceği menzili gören Firavun M. Kemal, sekerat’ül-mevtin acıları içinde inlemekte ve feryad etmektedir. Feryad ve inlemeler İstanbul halkına kadar ulaşmış. Hatta: „Atatürkün ölüm inlemeleri, feryatları çok yükselmiş, Harbiye Okulu bando takımı devamlı olarak Dolmabahçe Sarayının bahçesinde konser vermekle meşgulmüş şayiası dolaşmaya başlamış.“

M. Kemal’in çırpınışlarını gören doktorlar, teskin edici iğne vurmalarına rağmen çok şiddetli olan ilahî azap, onu cehennemî süzgeçlerden geçiriyordu. Beşiktaş Yahya Efendi Dergahı şeyhlerinden Ömer Efendi’nin naklettiğine göre M. Kemal’in ruhu çıkmadan önce ağzından necaset çıkmıştır. Telaşa düşen doktorlar, sağda solda buldukları pamuk, sargı bezi ve bazı paçavraları M. Kemal’in ağzına tıkamakla Firavun’un firavunca ölümünü örtbas etmeye çalışmışlardır.

 

Batı takvimine göre 10 Kasım 1938’in ilk saatlerinde - ki muhtemelen 2-3 arasındadır - M. Kemal’in hiçbir hayat izi taşımadığı doktorlar tarafından müşahade edilmiş ve ölümü resmen onaylanmıştır. T.C resmî tarihinin bize verdiği 9.05 saati tamamen uydurmadır. Devlet dairelerinin, okulların sabah açılışı göz önüne alınarak önceden kararlaştırılmış bir saattir. Yoksa kimi gece saat 3’de kaldırıp saygı duruşuna çağırabilirler? Uykunun en tatlı olduğu bir vakitte M. Kemal için milleti ayaklandırmanın, kemalist rejimin intiharı olabileceğini hesaplayan generaller saat 9’u beş geçeyi kanunlaştırdılar. Kemalist rejimin herşeyi palavra, bunu fazla görmemek lazım gelir herhalde!

 

Cenazesi kılındı mı?

Ortada leş kaldı. Bu leş hangi dinin vecibeleri üzerine muamele görecekti? Leşin etrafındakileri şaşkınlık almıştı. Korkunç bir pis koku Çernobil faciası gibi etrafa yayılmaya başlamıştı. Din-i Mübin-i İslam’ın temeline 98 dinamit yerleştiren M. Kemal’in leşi uzun süre ortada kaldı. Nihayet hıristiyanlık dini üzerine elbiseler giydirilerek alelacele yarım ton tunçtan yapılmış bir tabuta tıkıldı.

O dönem Birinci Ordu Komutanı olan Fahreddin Altay, aynı zamanda cenazenin kaldırılma görevini üstlenmişti. Fahreddin Altay, gün boyunca Ankara’yı arayarak cenaze namazının kılınıp kılınmayacağı hususunda Ankara hükümetinden cevap bekliyordu. Gelen cevabda, „Yarın başbakan Celal Bayar ile genel sekreter Hasan Rıza gelmektedir. Meseleyi onlarla görüşürsünüz!“ deniliyordu.

Kâfir-laik Ankara hükümetinin, M. Kemal leşinin cenaze namazı (!) konusunda dehşete kapıldığı belliydi. Bir taraftan laiklik melaneti, diğer yandan halkın tepkisi. İstanbul’da toplanan devletin büyük başları M. Kemal’in cenaze namazının kılınması konusunda ihtilafa düştüler. Bir kısmı laik olunduğunu, bu yüzden cenaze namazının dinî bir tören olduğunu söylüyordu. Üstelik ataları namazının kılınmamasını istemişti. Durum çok gergindi. Halkın tepkisinden de korkuluyordu. Bir kısmı bunun örf ve adet haline geldiğini, halka mal olduğunu söylüyor, kılınması konusunda ısrar ediyordu. Makbule’nin ısrarı üzerine camide kılınmaması şartıyla sarayın içinde „Tanrı uludur!“ şeklinde kılınmasına karar verildi. Sarayın için de 7-8 kişinin katılımıyla cenaze namazı (!) adı altında bir ayin yapıldı, ama bu kesinlikle İslam’a ait bir cenaze namazı değildi. Laiklere özgü bir ayin yapıldıktan sonra leşin içinde bulunduğu tabut halkın ziyaretine sunuldu.

Hilâfet şehri olan İstanbul’lu müslümanlar M. Kemal için ne gözyaşı döktüler, ne de yas tuttular. Tabutun önünden, jandarma dipçiği zoruyla getirilmiş bazı vatandaşlar sembolik olarak geçmek zorunda kaldılar. Katafalkın önünden geçen bazı vatandaşların ağlamaklı hali, T.C tarihinin iddia ettiği gibi M. Kemal sevgisinden değildir, bilakis jandarma dipçiğinin ağrısına tahammül edemeyen zorla getirtilen mazlumların, zulme isyan gözyaşlarıdır. Anadolu halkı hiçbir zaman M. Kemal’i sevmedi, her fırsatta lânet okudu. Delil mi istiyorsunuz; Anadolu ve Trakya topraklarımızı gezin, hangi baba kendi oğluna M. Kemal ismi vermiş onu araştırın. Yok, bulamazsınız! M. Kemal milletin kalbinde yer etmedi, mumyalandı, Firavunun cesedi gibi tarihe ibret oldu!


RISALE

ZÄHLER

Heute 1565
Insgesamt 3609586
Am meisten 7043
Durchschnitt 1480